Entegre deÄŸerlendirmeler
JEOTERMAL SERACILIK
Dünyada toplam yaklaşık 15.000 dönüm, Türkiye’de ise yaklaşık 10.400 dönüm jeotermal sera vardır.
2022 yılı itibariyle Türkiye jeotermal sera ısıtmasında dünya lideri olmuÅŸtur.
Türkiye’de baÅŸlıca jeotermal seracılık yapılan yerler:
Seraların jeotermal ile ısıtılmasının getirdiÄŸi çok önemli avantajlar vardır. Bunlar;
- Jeotermal ısıtma, verimi %50-60 artırmaktadır.
- Sera atmosferine jeotermal karbondioksitin verilmesi verimi % 40
artırmaktadır (fotosenteze destek CO2 gübrelemesi).
- Sera içi sıcaklık döllenme için gereken sıcaklığın üstünde olmakta bu da verimi artırmaktadır. Bu sayede gerekli havalandırma yapılabilmekte ve sera içi rutubet yükselmemekte ve bundan kaynaklanabilecek hastalıklar oluÅŸmamaktadır. Bu, Avrupa BirliÄŸi’nin ve Uluslararası Gıda/SaÄŸlık örgütlerinin istediÄŸi bir koÅŸuldur.
- İdeal iç sıcaklık ve iyi havalandırma nedeni ile hormonsuz üretim mümkün olmaktadır.
- Seraların teknik, ekonomik, ticari iÅŸletmesi için büyüklüÄŸünün en az 25.000 m2 olması, ısıtma hesaplarına esas olan dış dizayn sıcaklığının –15°C’den daha soÄŸuk olmaması ve kış ayları dış hava ortalama sıcaklığının + 5°C’den daha düÅŸük olmaması gibi bir tavsiye deÄŸerimiz bulunmaktadır.
Mevcut yaklaşık 10.400 dönüm’lük sera ısıtmasının 10 yılın sonunda 30.000 dönüm olması hedeflenmektedir.
JEOTERMAL AKIÅžKANLARDAN MİNERAL ÜRETİMİ
Jeotermal akışkandan ticari deÄŸeri olan minerallerin üretilmesi mümkündür (CO2, KCl, LiCl, Silica, Zinc, Lithium, Magnesium, Manganese, Boron, Tungsten, Cesium, Rabidium, Potassium, Lead, Copper, Silver, Barium, Strontium vb).
Ülkemizde 1986 yılından beri Denizli-Sarayköy jeotermal elektrik santralinin atığı olan karbondioksit (CO2) deÄŸerlendirilerek, entegre olarak sıvı karbondioksit ve kurubuz üretimi yapılmaktadır.Ayrıca Aydın-Salavatlı’da jeotermal elektrik santralına entegre olarak sıvı CO2 elde edilmektedir.
Yılda yaklaşık 400.000 ton civarında üretim yapan fabrika, Türkiye’nin sıvı karbondioksit ihtiyacının (soft drinks) %50’sini karşılamaktadır.
Sarayköy-Denizli jeotermal elektrik santraline entegre sıvı CO2 ve kurubuz üretim fabrikası
415 litre/saniye toplam debiye ve 250 °C üretim sıcaklığına sahip bir jeotermal akışkandan (akışkan içerisindeki toplam çözünmüÅŸ maddenin 10 gram/litre’den daha az olmaması gerekmektedir) elde edilebilecek ürünlerin yıllık deÄŸeri (Edward Wahl, 1977’den uyarlanmıştır) aÅŸağıya çıkarılmıştır;
Elektrik için: 2 – 5 Milyon US$/yıl
Üretilebilecek mineraller için : 5 – 50 Milyon US$/yıl
Isı enerjisi için: 16 – 34 Milyon US$/yıl
ABD’de Salton Sea jeotermal alanında Simbol Materials ÅŸirketi 2011 yılında Lityum, Manganez, Çinko üretim tesisi kurmuÅŸtur.
JEOTERMAL VE HİDROJEN
GeleceÄŸin yakıtı enerji taşıyıcı olarak bilinen hidrojenin üretimi, jeotermal kaynaklar aracılığı ile de mümkündür.
Jeotermalden üretilen elektriÄŸin elektrolizde reaktörde jeotermal akışkanın su olarak kullanılması ile hidrojen üretimi pilot çalışmaları İzlanda’da yapılmıştır. İzlanda, jeotermal zenginliÄŸi nedeniyle, bu iÅŸe baÅŸlamak için en ideal yer olarak görülmüÅŸtür.
24 Nisan 2003’de Özel Sektör (Shell) Belediye iÅŸbirliÄŸi ile dünyanın ilk hidrojen gaz istasyonu Reykjavik-İzlanda’da açılmıştır.
DoÄŸal ve ucuz kaynak olan jeotermalden üretilen hidrojen petrolün yerini alarak, arabalarda, ulaşımda kullanılarak ÅŸehirdeki hava kirliliÄŸini önleyecek petrol kullanımını azaltacaktır ve ekonomi saÄŸlayacaktır.
Arabalarda Hidrojen kullanımının ekonomisi bugünkü (2019) petrol fiyatları ile ekonomik olmamaktadır.
Jeotermalden üretilen elektriÄŸin elektrolizde reaktörde jeotermal akışkanın su olarak kullanılması ile hidrojen üretimi pilot çalışmaları İzlanda’da yapılmıştır. İzlanda, jeotermal zenginliÄŸi nedeniyle, bu iÅŸe baÅŸlamak için en ideal yer olarak görülmüÅŸtür.
24 Nisan 2003’de Özel Sektör (Shell) Belediye iÅŸbirliÄŸi ile dünyanın ilk hidrojen gaz istasyonu Reykjavik-İzlanda’da açılmıştır.
DoÄŸal ve ucuz kaynak olan jeotermalden üretilen hidrojen petrolün yerini alarak, arabalarda, ulaşımda kullanılarak ÅŸehirdeki hava kirliliÄŸini önleyecek petrol kullanımını azaltacaktır ve ekonomi saÄŸlayacaktır.
Arabalarda Hidrojen kullanımının ekonomisi bugünkü (2019) petrol fiyatları ile ekonomik olmamaktadır.
JEOTERMAL SU İLE BALIK ÜRETİMİ
DüÅŸük sıcaklıklarda (30 °C) kültür balıkçılığı gerçekleÅŸtirilmektedir (Karides, Levrek-Sarı levrek, Çupra, Tilapia (çupra türü), Yayın, Sazan, Kedi balığı, İstiridye vb.
Yaz aylarında yapılabilen kara veya deniz balıkçılığı, jeotermal ısıtma yapılarak 12 ay yapılma ve daha yüksek rekoltede ürün elde edilmesini saÄŸlıyor. Jeotermal Balıkçılık sayesinde uygun sıcaklık ortamı ile deniz ürünlerinin büyüme oranlarında %50-%100 artış saÄŸlanmaktadır.
Örnek Olarak: Yayın Balığı: 17-24°C (4-6 ay), Alabalık:12-18°C (4-6 ay), Karides:26-30°C (6-9 ay),Yılan Balığı: 27-30°C (6 ay), Tilapia (Çupra): 22-30° (6 ay), Pangasius (30°C)
Jeotermal suyun jeokimyasının uygun olduÄŸu yerlerde doÄŸrudan jeotermal akışkan jeotermal balıkçılık için kullanılabilir. Balıkçılık için su kimyası ile ilgili bazı sınırlar:
pH:6-8, Hydrogen Sulfide:0, Ammonia-Nitrogen:<0,05ppm, Alkanilite:20-400 ppm, Sertlik:20-400 ppm, Klor :<0,02, Karbondioksit:<20 ppm ‘dir.
TERMAL SAÄžLIK TURİZMİ (BALNEOLOJİ, KAPLICA AMAÇLI KULLANIM)
Yapılan arkeolojik çalışmalara göre, termal sular yaklaşık 10 Bin yıldan fazla süredir birçok topluluk tarafından kaplıca amaçlı tedavi için kullanılmaktadır.
Dünyadaki Mevcut duruma bazı örnekler;
Termal turizm amaçlı olarak Almanya ve Macaristan’a 12 Milyon kiÅŸi, Rusya’ya 8 Milyon kiÅŸi, Fransa’ya yaklaşık bir milyon, İsviçre’ye 800 Bin kiÅŸi gitmektedir. 126 Milyon nüfuslu Japonya’nın sadece Beppu ÅŸehrine 13 Milyon kiÅŸi termal turizm amaçlı olarak gelmektedir.
Das Leuze Kaplıca ve Rekreasyon Tesislerini (Stuttgart/Almanya) yaz aylarında günde 8000 kiÅŸi ziyaret etmektedir. Bu rakam, yıllık ortalama 3000 kiÅŸi/gün olmaktadır.
Japonya’da 1500 adet kaplıcada 100 milyon geceleme kapasiteli termal turizm yapılmaktadır. Beppu'da 1000 litre/saniye jeotermal su termal turizm amaçlı kullanılmaktadır.
Amerika'da yaklaşık 10.000 yıldır kullanılan, Kızılderili kültüründen gelen termal turizm amaçlı 350 adet kaplıca vardır. Bu kaplıcalardan yılda 16 Milyon kiÅŸi yararlanmaktadır.
Türkiye’deki termal turizmin mevcut durumu ve termal suların özellikleri;
GüzelleÅŸmek ve daha saÄŸlıklı olmak, vücut direncini artırmak, aÄŸrılardan kurtulmak, stresten uzaklaÅŸmak, bedeni ve zihni dinlendirmek için kaplıcaların kullanımı tüm dünyada olduÄŸu gibi ülkemizde de artmaktadır.
Kaynak zenginliÄŸi açısından dünyada ilk 5 ülke arasında yer alan Türkiye’nin termal suları, hem debi ve sıcaklıkları hem de çeÅŸitli fiziksel ve kimyasal özellikleri ile Avrupa’daki termal sulardan daha üstün nitelikler taşımaktadır. Ülkemizde debileri 2-500 lt/sn arasında deÄŸiÅŸen 1300 dolayında termal kaynak bulunmaktadır.
Türkiye'de, 520 adet kaplıcadan yılda 23 Milyon kiÅŸi birçok hastalığın tedavisinde, rehabilitasyon ve dinlenme (tatil) amaçlı olarak faydalanmaktadır.
Tıpta 'termomineral sular' olarak adlandırılan termal suyun kaplıcada kulllanılabilmesi için o suyun yeraltından çıkan doÄŸal termal su olması, sıcaklığının 25 derecenin üzerinde bulunması, litresinde ise en az 1 gram mineral bulunması gerekmektedir. Türkiye'de yılda 23 milyon kiÅŸi kaplıcalara gitmektedir. Uzmanlar, ister müzmin bir rahatsızlığı olsun, isterse saÄŸlıklı herkesin hastalık durumlarında tedaviyi güçlendirmek, saÄŸlıklı durumlarda ise bağışıklık sistemini güçlendirmek için yılda bir kez kaplıca kürü almasını önermektedirler.
Kaplıcaların tedavi maksatlı olarak önerildiÄŸi hastalıklar:
* Romatizmal hastalıklar
* Solunum sistemi hastalıkları
* Cilt hastalıkları
* Kas iskelet sistemi hastalıkları
* Kalp dolaşım sistemi hastalıkları
* Mide bağırsak hastalıkları
* Böbrek ve idrar yolları hastalıkları
* Kadın doğum hastalıkları
* Nörolojik hastalıklar
Daha çok Türkiye’de ortalama %80, dünyada ortalama %60 romatizmal hastalıklar, genel kas ve yorgunluk aÄŸrıları üzerinde etkili olduÄŸu bilinen kaplıca tedavisinin bir diÄŸer önemli etkisi de hastanın yaÅŸam kalitesini yükseltmesi ve yaÅŸantısını aktif sürdürebilmesi için rehabilitasyon saÄŸlamasıdır. Arınma ve temizlenmeyle birlikte bünyenin güçlenmesi, dolayısıyla kiÅŸilerin hastalıklarının kötüleÅŸtirici etkilerini üzerlerinden atmaları nedeniyle kaplıca son dönemde ‘detox' olarak da tanımlanmaktadır.
Ayrıca kaplıca tedavisi almak için belirli bir yaÅŸ sınırının olmamasına dikkat çeken uzmanlar ileri yaÅŸtakiler ve çocukların da kaplıcalardan rahatlıkla kür uygulaması alabileceÄŸini belirtmektedirler. Çocuklarda saman nezlesi, astım gibi üst solunum yolu rahatsızlıklarında kaplıca kürlerinden yararlanılmakta iken yaÅŸlılarda yaÅŸlılıkla birlikte ortaya çıkan birçok kronik rahatsızlıkta, örneÄŸin hipertansiyon, kroner kalp hastalığı, diyabet (ÅŸeker hastalığı), kronik akciÄŸer hastalığı gibi durumlarda kaplıca kürlerinin olumlu etkileri kanıtlanmıştır.
Hastalıkların çeÅŸidine göre uygun kaplıca suyunun seçimi, yararlanma teknikleri ve süreleri bir uzman tavsiyesiyle yapılmalıdır. Kaplıca kür uygulaması bir uyarı ve uyum tedavisi olduÄŸundan belirli bir zaman aralığında gerçekleÅŸtirilir ki bu süre genelde en az 10 gün, en uygunu 15 gündür. Yine kaplıcalardaki ideal su sıcaklığı 37-40 derecedir ancak bazı durumlarda (çocuklar ve yaÅŸlılar hariç) 40 derecelik banyolar da önerilmektedir.
Kaplıcalarda termal mineralli sulardan sonra en sık kullanılan diÄŸer bir tedavi unsuru; sudan biraz daha farklı termo fiziksel özellikleri bulunan ÅŸifalı çamurlardır. Ülkemizde birçok kaplıcada ÅŸifalı su ve banyo terapisi uygulanabilmektedir. Türkiye’de bulunan bazı termal tesislerde, hem süre hem de tedavi nedeniyle ekonomik faaliyet, deniz, kum, güneÅŸ turizminden yaklaşık iki katı daha büyük olmaktadır. Yani kiÅŸi başına 2500-3000 ABD Doları gelir kabul etmek mümkündür.
Termal Turizm için ülkemize gelen kiÅŸiler 3’ncü yaÅŸ grubundandır. Bu yaÅŸ grubu, tedavi ve konaklama için yaptığı harcamaları sadece kendi saÄŸlığı için yaptığından, bıraktığı döviz diÄŸer turizm dallarında gelen turistlerin bıraktığı dövizden çok daha fazladır.
Termal suyun denizle birleştirilmesinin avantajları;
Deniz ile termal su tedavisi birleÅŸerek aile bütünlüÄŸü saÄŸlanmaktadır. Böylece gençler ve yaÅŸlılar birlikte deniz ve termal tedaviden faydalanmaktadırlar.
Türkiye, termal su ile denizin buluÅŸtuÄŸu nadir ülkelerdendir. Ülkemizde termal turizm ile denizin entegre kullanılabileceÄŸi yerler olarak; ÇeÅŸme, KuÅŸadası, Seferihisar, Bodrum, Edremit, Kestanbol, Dikili, AliaÄŸa vd. örnek verilebilir.
Neler Yapılabilir;
Türkiye'de kaplıca amaçlı olarak (~40ºC) 50 Bin litre/saniye jeotermal su üretilmesi, tahmini bir potansiyel deÄŸerdir. Bu da termal potansiyelimizden ve kaplıcalardan günde en az 8 milyon kiÅŸinin yararlanması demektir.
Türkiye’de bu potansiyelin deÄŸerlendirilmesi için; termal tesis için gerekli arsa, Hazine, Valilik ve Belediyeler tarafından temin edilip yatırımcıya kiralanarak, yine Valilik ve Belediyelerin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı'nın desteÄŸi ile, jeotermal termal su üretim kuyusu, taşınması, dağıtımı, reenjeksiyonu ve benzeri sistemleri kurup iÅŸletmesi, ucuz ve uygun termal su ücreti karşılığında saÄŸlanmalıdır (İtalya ve Almanya örneklerinde olduÄŸu gibi).
Özel İdare, Belediye ve Özel Sektör birlikte veya Belediye ÅŸirketleri rekreatif ve termal turizm amaçlı bu tür tesisleri kurup iÅŸletmelidirler (Almanya’da Belediye Åžirketlerinin yaptığı gibi).
Dünyadaki Mevcut duruma bazı örnekler;
Termal turizm amaçlı olarak Almanya ve Macaristan’a 12 Milyon kiÅŸi, Rusya’ya 8 Milyon kiÅŸi, Fransa’ya yaklaşık bir milyon, İsviçre’ye 800 Bin kiÅŸi gitmektedir. 126 Milyon nüfuslu Japonya’nın sadece Beppu ÅŸehrine 13 Milyon kiÅŸi termal turizm amaçlı olarak gelmektedir.
Das Leuze Kaplıca ve Rekreasyon Tesislerini (Stuttgart/Almanya) yaz aylarında günde 8000 kiÅŸi ziyaret etmektedir. Bu rakam, yıllık ortalama 3000 kiÅŸi/gün olmaktadır.
Japonya’da 1500 adet kaplıcada 100 milyon geceleme kapasiteli termal turizm yapılmaktadır. Beppu'da 1000 litre/saniye jeotermal su termal turizm amaçlı kullanılmaktadır.
Amerika'da yaklaşık 10.000 yıldır kullanılan, Kızılderili kültüründen gelen termal turizm amaçlı 350 adet kaplıca vardır. Bu kaplıcalardan yılda 16 Milyon kiÅŸi yararlanmaktadır.
Türkiye’deki termal turizmin mevcut durumu ve termal suların özellikleri;
GüzelleÅŸmek ve daha saÄŸlıklı olmak, vücut direncini artırmak, aÄŸrılardan kurtulmak, stresten uzaklaÅŸmak, bedeni ve zihni dinlendirmek için kaplıcaların kullanımı tüm dünyada olduÄŸu gibi ülkemizde de artmaktadır.
Kaynak zenginliÄŸi açısından dünyada ilk 5 ülke arasında yer alan Türkiye’nin termal suları, hem debi ve sıcaklıkları hem de çeÅŸitli fiziksel ve kimyasal özellikleri ile Avrupa’daki termal sulardan daha üstün nitelikler taşımaktadır. Ülkemizde debileri 2-500 lt/sn arasında deÄŸiÅŸen 1300 dolayında termal kaynak bulunmaktadır.
Türkiye'de, 520 adet kaplıcadan yılda 23 Milyon kiÅŸi birçok hastalığın tedavisinde, rehabilitasyon ve dinlenme (tatil) amaçlı olarak faydalanmaktadır.
Tıpta 'termomineral sular' olarak adlandırılan termal suyun kaplıcada kulllanılabilmesi için o suyun yeraltından çıkan doÄŸal termal su olması, sıcaklığının 25 derecenin üzerinde bulunması, litresinde ise en az 1 gram mineral bulunması gerekmektedir. Türkiye'de yılda 23 milyon kiÅŸi kaplıcalara gitmektedir. Uzmanlar, ister müzmin bir rahatsızlığı olsun, isterse saÄŸlıklı herkesin hastalık durumlarında tedaviyi güçlendirmek, saÄŸlıklı durumlarda ise bağışıklık sistemini güçlendirmek için yılda bir kez kaplıca kürü almasını önermektedirler.
Kaplıcaların tedavi maksatlı olarak önerildiÄŸi hastalıklar:
* Romatizmal hastalıklar
* Solunum sistemi hastalıkları
* Cilt hastalıkları
* Kas iskelet sistemi hastalıkları
* Kalp dolaşım sistemi hastalıkları
* Mide bağırsak hastalıkları
* Böbrek ve idrar yolları hastalıkları
* Kadın doğum hastalıkları
* Nörolojik hastalıklar
Daha çok Türkiye’de ortalama %80, dünyada ortalama %60 romatizmal hastalıklar, genel kas ve yorgunluk aÄŸrıları üzerinde etkili olduÄŸu bilinen kaplıca tedavisinin bir diÄŸer önemli etkisi de hastanın yaÅŸam kalitesini yükseltmesi ve yaÅŸantısını aktif sürdürebilmesi için rehabilitasyon saÄŸlamasıdır. Arınma ve temizlenmeyle birlikte bünyenin güçlenmesi, dolayısıyla kiÅŸilerin hastalıklarının kötüleÅŸtirici etkilerini üzerlerinden atmaları nedeniyle kaplıca son dönemde ‘detox' olarak da tanımlanmaktadır.
Ayrıca kaplıca tedavisi almak için belirli bir yaÅŸ sınırının olmamasına dikkat çeken uzmanlar ileri yaÅŸtakiler ve çocukların da kaplıcalardan rahatlıkla kür uygulaması alabileceÄŸini belirtmektedirler. Çocuklarda saman nezlesi, astım gibi üst solunum yolu rahatsızlıklarında kaplıca kürlerinden yararlanılmakta iken yaÅŸlılarda yaÅŸlılıkla birlikte ortaya çıkan birçok kronik rahatsızlıkta, örneÄŸin hipertansiyon, kroner kalp hastalığı, diyabet (ÅŸeker hastalığı), kronik akciÄŸer hastalığı gibi durumlarda kaplıca kürlerinin olumlu etkileri kanıtlanmıştır.
Hastalıkların çeÅŸidine göre uygun kaplıca suyunun seçimi, yararlanma teknikleri ve süreleri bir uzman tavsiyesiyle yapılmalıdır. Kaplıca kür uygulaması bir uyarı ve uyum tedavisi olduÄŸundan belirli bir zaman aralığında gerçekleÅŸtirilir ki bu süre genelde en az 10 gün, en uygunu 15 gündür. Yine kaplıcalardaki ideal su sıcaklığı 37-40 derecedir ancak bazı durumlarda (çocuklar ve yaÅŸlılar hariç) 40 derecelik banyolar da önerilmektedir.
Kaplıcalarda termal mineralli sulardan sonra en sık kullanılan diÄŸer bir tedavi unsuru; sudan biraz daha farklı termo fiziksel özellikleri bulunan ÅŸifalı çamurlardır. Ülkemizde birçok kaplıcada ÅŸifalı su ve banyo terapisi uygulanabilmektedir. Türkiye’de bulunan bazı termal tesislerde, hem süre hem de tedavi nedeniyle ekonomik faaliyet, deniz, kum, güneÅŸ turizminden yaklaşık iki katı daha büyük olmaktadır. Yani kiÅŸi başına 2500-3000 ABD Doları gelir kabul etmek mümkündür.
Termal Turizm için ülkemize gelen kiÅŸiler 3’ncü yaÅŸ grubundandır. Bu yaÅŸ grubu, tedavi ve konaklama için yaptığı harcamaları sadece kendi saÄŸlığı için yaptığından, bıraktığı döviz diÄŸer turizm dallarında gelen turistlerin bıraktığı dövizden çok daha fazladır.
Termal suyun denizle birleştirilmesinin avantajları;
Deniz ile termal su tedavisi birleÅŸerek aile bütünlüÄŸü saÄŸlanmaktadır. Böylece gençler ve yaÅŸlılar birlikte deniz ve termal tedaviden faydalanmaktadırlar.
Türkiye, termal su ile denizin buluÅŸtuÄŸu nadir ülkelerdendir. Ülkemizde termal turizm ile denizin entegre kullanılabileceÄŸi yerler olarak; ÇeÅŸme, KuÅŸadası, Seferihisar, Bodrum, Edremit, Kestanbol, Dikili, AliaÄŸa vd. örnek verilebilir.
Neler Yapılabilir;
Türkiye'de kaplıca amaçlı olarak (~40ºC) 50 Bin litre/saniye jeotermal su üretilmesi, tahmini bir potansiyel deÄŸerdir. Bu da termal potansiyelimizden ve kaplıcalardan günde en az 8 milyon kiÅŸinin yararlanması demektir.
Türkiye’de bu potansiyelin deÄŸerlendirilmesi için; termal tesis için gerekli arsa, Hazine, Valilik ve Belediyeler tarafından temin edilip yatırımcıya kiralanarak, yine Valilik ve Belediyelerin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı'nın desteÄŸi ile, jeotermal termal su üretim kuyusu, taşınması, dağıtımı, reenjeksiyonu ve benzeri sistemleri kurup iÅŸletmesi, ucuz ve uygun termal su ücreti karşılığında saÄŸlanmalıdır (İtalya ve Almanya örneklerinde olduÄŸu gibi).
Özel İdare, Belediye ve Özel Sektör birlikte veya Belediye ÅŸirketleri rekreatif ve termal turizm amaçlı bu tür tesisleri kurup iÅŸletmelidirler (Almanya’da Belediye Åžirketlerinin yaptığı gibi).
ALMANYA VE İTALYA’DA BULUNAN BAZI KAPLICA VE TERMAL SAÄžLIK TESİSLERİ HAKKINDA BİLGİ
Münih’e 100 km mesafede bulunan Bad Füssing termal tesisleri bir ÅŸehir özelliÄŸindedir. 4 tane büyük kür merkezi, bir kaplıca ÅŸehrinin ihtiyacı olan oteller, kür parkları, binicilik parkları, sanatoryum, hastane, klinik oteller, konser salonları, ibadet yerleri ile bir bütün olup, 70 km²’lik bir alana yerleÅŸen Bad Füssing’de 23.000 yatak bulunmaktadır.
Ayrıca bölgede bulunan, bazı otellerin içerisinde kaplıca ve termal su tedavisi ile ilgili birimler bulunmaktadır. Bazı oteller ise bu tür ihtiyaçlarını ve hizmetlerini otel dışında bulunan tedavi maksatlı tesislerden almaktadırlar. Bad Füssing tam bir kaplıca ÅŸehridir. Jeotermal su sıcaklığı 57°C’dir ve bir ÅŸebeke ile termal su dağıtılmaktadır. Termal su üretim ve dağıtımını bir birlik üstlenmiÅŸtir. Ağırlıklı olarak kamudan oluÅŸan bu birlik; Valilik, Belediye ve bu suyu kullananlardan oluÅŸmuÅŸtur. Bad Füssing termal tesisleri Avrupa’nın en büyüklerinden birisidir.
Bir kür merkezindeki büyük termal havuzların toplam alanı, 10.000 m²’ye kadar ulaÅŸmaktadır. Bunlar yerel yönetimler tarafından yapılmıştır. Oteller ise özel sektörün kurduÄŸu tesislerdir. Bad Füssing tesisleri yaz-kış çalışmaktadır ve buraya gelen insanlar tedavi, dinlenme ve eÄŸlenme ihtiyaçlarını burada gidermektedirler.
Bu bölgeye yakın bulunan Bad Griesbach termal tesisleri golf turizmine entegre olmuÅŸ tesislerdir. Oteller ve kür merkezleri birbirine yer altından büyük galerilerle baÄŸlanmıştır. Oraya araba, otobüs vb. ile gelen tedavi edilecek kiÅŸi hiç etrafla temas etmeden yaÄŸmurla, rüzgarla karşılaÅŸmadan otellere ve kür merkezine ulaÅŸmaktadır.
Bütün oteller birbirine yer altından baÄŸlanmıştır ve Bad Griesbach Tesisleri yeni kurulmuÅŸtur ve burada yılda 1 milyon geceleme yapıldığı öÄŸrenilmiÅŸtir. Yaklaşık ziyaretçi sayısı yılda 150.000 kiÅŸidir.
Bir baÅŸka örnekte Münih yakınlarında bulunan Erding Termal tesisidir. Bu tesis daha çok rekreatif amaçlı, çatısı kapanıp, açılan bir termal havuz ve etrafıyla Münih’e hizmet etmektedir. Özel sektör tarafından kurulmuÅŸtur ve karlılığı yüksek bir tesis olarak kendisini göstermektedir.
Ayrıca 60°C’lik jeotermal su 3000 metre derinden üretilmektedir. Bu suyla Erding’te 4000 ev ısıtılmaktadır. Bu iki tesiste de reenjeksiyon yoktur.
Almanya’da bulunan 200’den fazla kaplıca tesisi yani termal turizm tesislerinde direkt ve indirekt yaratılan ekonomik faaliyet yılda 30 Milyar Euro civarındadır.
Almanya’daki Kür ve Tedavi Merkezlerinin sayısı 241’dir. Bu tesislerdeki geceleme sayısı 65 Milyon, toplam ziyaretçi sayısı ise 12 Milyon’dur.
İtalya’nın Padova bölgesinde bulunan Abano termal’de 130 tane otel bulunmaktadır. Otellerin çoÄŸunda kendi içerisinde kaplıcaları, tedavi, çamur banyoları termal havuzları, inhalasyon birimleri, küvet birimleri bulunmaktadır.
Abano Termal Turizm Åžehrinde 1000 lt/s’ye kadar reenjeksiyon yapılmayan jeotermal su üretilip, dağıtılmaktadır. Yine üretim ve dağıtım sistemini Valilik, Belediye ve Otelcilerden oluÅŸan bir birlik kar amaçsız olarak yapmaktadır ve 80°C’deki jeotermal suyu 0,2 Euro/m³’e satmaktadır.
Yine buraya yılda gelen turist sayısı ile birlikte bu bölgenin turizmde saÄŸlamış olduÄŸu gelir 4,5 Milyar $ civarında hesap edilmiÅŸtir.
Abano Terme bir ÅŸehir özelliÄŸindedir. Burada da yine tedavi birimleri, oteller, oteller içerisindeki kaplıcalar, konser salonları, ibadet yerleri, bir ÅŸehirde bulunması gereken her türlü alışveriÅŸ, eÄŸlenme ve dinlenme birimleri ile Abano Terme bir termal ÅŸehri olmuÅŸtur ve oteller kendi büyüklüklerine göre ihtiyaçlarına göre arsa seçmiÅŸler ve o bölgeye yerleÅŸmiÅŸlerdir.
200’ün üzerinde jeotermal kuyu açılmış ve burada yer alan jeotermal kuyular birbirine bir ÅŸebeke gibi baÄŸlanarak kullanılmaktadır. Oteller bu termal su ile de ısınma yapmaktadırlar. Abano Terme ile Bad Füssing Termal Turizm Åžehri Avrupa’nın en büyüklerindendir ve bu termal ÅŸehirlere gelen konaklayan insanların en az %70’i kaplıca maksatlı olarak, tedavi amaçlı olarak gelmektedir. Bu tesisler yaz-kış doludur. Tedavi ve konaklama giderleri Türkiye ile kıyaslanamayacak kadar yüksektir. 4 yıldızlı bir otelin indirimli sadece konaklama bedeli 120 Euro’nun üzerindedir.
Dolayısıyla Türkiye’de kurulacak olan Termal Turizm Tesisleri ile Avrupa’dan ve Arap ülkelerinden gelecek tedavi maksatlı küristlerin ihtiyaçları rahatlıkla karşılanabilecek ve iÅŸletilebilecektir. Bunun için Türkiye’de her türlü alt yapı (termal su, güzel tabiat, uygun iklim, tarihi zenginlik) bilgi birikimi, teknoloji, hizmet anlayışı mevcuttur. Termalizm Türkiye için bir ÅŸanstır.